1- Ticarete başlarken sağlam îtikat ve iyi niyet sahibi olmalıdır. Meselâ: Helal kazanç sayesinde dilencilikten ve insanlara muhtaç olmaktan korunmaya, kazancıyla dinini kuvvetlendirmeye ve âilesinin geçimini te’min etmeye niyet etmelidir.
Ayrıca Müslüman’lara faydalı olmaya, adâlet ve ihsana, çarşı ve pazarda gördüğ kusurları düzeltmeye de niyet etmelidir.
İşte bu niyetlerle ticarete başladığı zaman, âhiret yoluna girmiş olur. Eğer alış-verişinde kâr ederse, o da dünyalığı olur. Şayet kâr edemezse, âhiretini kazanmış olur.
2- Ticaret veya san’atta farz- kifâyelerden olan bir borcu yerine getirmeye niyet etmelidir. Ticaret ve san’at farz-ı kifâyelerdendir; ihmal edilemez. Zira bunlar ihmal edilirse, geçim olmaz. Dünya nizamı karşılıklı yardımlaşma ve vazife taksimiyle mümkündür. Bu vazifelerden birine talip olan, bir farz-ı kifâyeyi yerine getirmeye niyet etmelidir.
3- Dünya pazarı, âhiret pazarına gitmeye mâni olmamalıdır. Âhiret pazarı camilerdir. Allahü Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Öyle ricâl var ki, kazanç ve alış-veriş kendilerini Allah’ı zikirden, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymaz.” (Nûr:37) Lâyık olan ilk vakti âhiret için ayırmak, camilere gidip zikrini yapmak, sonra çarşıya çıkmaktır. Hz. Ömer R.A. tüccarlara: “Günün ilk vaktini âhiretiniz için ayırın, sonrasında da dünyalık için çalışın” demiştir.
Hadis-i Şerif: “Melekler, kulun (amel) defterini Allahü Teâlâ’ya arzettiklerinde, eğer günün ilk ve son vakitleri zikir ve iyiliklerle geçmişse aradaki kötülükleri Allahü Teâlâ bağışlar.” (Ebû Ya’lâ)
“(Nöbet devir ve teslimi için) gece ve gündüz melekleri sabah ve ikindi vakitlernde karşılaşırlar. Allahü Teâlâ onlardan daha iyi bildiği halde «kullarımı ne halde bıraktınız» diye sorar. Melekler: «namaz kılarken ayrıldık, namaz kılarken bulduk» derler. Allahü Teâlâ: «Şâhit olun, Ben onları mağfiret ettim» buyurur. (Buhârî, Müslim)
Sonra öğle ve ikindi ezanları okununca işini bırakıp namaza gitmelidir. Çünkü imamla alacağı ilk tekbirdeki mükâfatı, hiç bir dünyalık kazandırmaz. Bazı âlimler “cemaati terk etmek, Allah’a isyandır” demişler.
4- Yalnız cami ibâdetiyle yetinmemeli, dükkânında ve işinde bulunduğu müddetçe Allah’ı zikretmeli, tesbih ve tehlilde bulunmalıdır. Zirâ gâfiller arasında zikir daha zevkli ve daha makbuldür.
H.Ş.: “Kim çarşı ve pazarda: «Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh... Allah’tan başka ilâh yoktur, O birdir, ortağı ve benzeri yoktur, mülk onundur, hamd O’na masustur, öldürür, diriltir. Kendisi diridir, O ölmez. Hayır onun elindedir, O her şeye kadirdir,» derse Allahü Teâlâ onun için bir milyar hasene yazar.”
5- Çarşı ve pazara, kâr ve kazanca fazla düşkün olmamalıdır. Çarşıya ilk girip son çıkanlardan olmamalı ve deniz aşırı ticaret seferine gitmemelidir.
Rivayete göre İblis evlâtlarından zelenbur’e: “Yardım-cılarınla birlikte çarşıya çık! Yalan söylemeyi, yalan yemini, hile, hiyânet ve aldatmayı orada bulunanlara süslü göster ve ilk girip son çıkanla beraber ol!” der.
Hadis-i şerifte: “Durulacak yerlerin en kötüsü sokak ve çarşılardır. Buradakilerin en kötüleri de ilk girip son çıkanlardır,” buyurulmuştur.
6- Haramlardan sakınmayı kâfi görmeyip şüpheli şeylerden de sakınmalı. Ruhsatlara da fazla iltifat etmemelidir. Şüpheli bir mal geldiğinde onun aslını sorup öğrenmeden almamalıdır. Tüccar alış-veriş ettiği kimselerin vaziyetlerine bakmalı; zulüm, hiyânet, hırsızlık, fâiz gibi şeyleri yapmakla tanınan kimselerle ve hatta yardımcılarıyla da alış-veriş etmemelidir.
7- Alış-veriş ettiği herkesle bütün ticârî muâmelelerini gözden geçirmeli. Zira kendisi gözetilmektedir ve hesaba çekilecektir. Denildi ki, kıyâmet günü her esnaf alış-veriş ettiği her şahıs için ayrı ayrı hesap verecek ve hepsiyle karşılaşıp hesaplaşacaktır. (İhya:C.2)
incemeseleler.com / Arşiv
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder